Türkiye'de Punk ve Yeraltı Kaynaklarının Kesintili Tarihi 1978-1999

Türkiye'de Punk ve Yeraltı Kaynaklarının
Kesintili Tarihi 1978-1999

An Interrupted History of Punk and Underground
Resources in Turkey 1978-1999


 (Arkaplanı değiştir, İçeriği gizle,)

"Türkiye'de Punk Olmak"

Ekin Sanaç, Bant Dergisi, Aralık 2007

Öncelikle kitabın başlığındaki "kesintili" olma durumunu biraz açabilir misiniz?

Kesintili olmak, eğer basit bir şekilde ifade edersek Türkiye ile ilgili genel bir durumu ifade ediyor. Buna isteyen sosyolojik bir açıklama da yapıştırabilir, fakat hiç buna girmeden bile net olarak Türkiye'de Punk gibi kültürel hareketlerin süregiden "ideal' düz bir çizgide gelişmediğini ifade ediyor. Bu kesintinin tarihsel anı herkes için belli olsa da (1980 askeri darbesi ve ardından gelen kültürel ve siyasi baskı rejimi) bunun yaptığı etkinin aslında ne kadar ciddi olduğunu anlamak, Punk'ın pek bilinmeyen tarihine değil, Sol hareket, günlük yaşam, sanat ve daha bir çok şeye bakılarak mümkün olabilir.

Bu kitabı hazırlarken, Türkiye'deki punk ve hardcore sahnesi hakkında edindiğiniz en çarpıcı izlenim ne oldu?

Kitabı okuyanların da göreceği gibi özellikle ilk dönem punkların gündelik hayatlarında karşılaştığı şiddet belki en çarpıcı noktalardan biri. Sadece dışarıdan (aşırı milliyetçiler, türlü muhafazakar sokak çeteleri) gelen ve röportaj yaptığımız neredeyse herkesin bahsettiği fiziksel şiddet dışında, aile ve mahalle ortamının da uyguladığı bir şiddetten de bahsedebiliriz.

Bunun dışında, kendini 90'lı yıllardan sonra göstermeye başlayan Hardcore sahnesinin müzikal anlamda kendin yapçı üretken tavrının, Türkiye'deki genel müzik tarihi içerisinde önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyoruz.

Konuyu 1999 yılına kadar incelemenizin, günümüze taşımamanızın sebebi nedir? Şu andaki sahne hakkındaki fikirleriniz neler?

Bu kitap Türkiye'de Punk'ın genel bir tarihçesi olarak algılanmamalıdır. Kitabın konsepti Türkiye'de Punk akımın nasıl doğduğu ve geliştiği ile ilgili olduğu için, günümüzü incelemememiz doğal olmalı. 1999 yılını sınır olarak çizmemizin nedeni Türkiye'deki ilk yasal punk albümü olan kabul edilen Rashit'in "Telaşa Mahal Yok" albümünün o yıl çıkmış olması ve bunun da bizim açımızdan bir dönemin bitişi, sonun başlangıcı olmasıdır.

Bugünkü Punk sahnesinin daha apolitik, daha tembel, daha folklörcü, daha piyasa endeksli, kolay yutulur lokma olduğunu yani kısaca daha sıkıcı olduğunu düşünüyoruz.

Kitabın İngilizce çevirisi ile birlikte gelmesi devrim niteliğinde. Sizce de yurt dışındaki okuyucular için, Müslüman bir ülke olan Türkiye'de punk'ın tarihsel gelişimine yönelik bir kaynağın taşıdığı değer pek çok diğer ülkede hazırlanmış benzer kaynaklara kıyasla farklı bir seviyede değil mi? Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yurt dışından nasıl bir ilgi bekliyorsunuz?

Bu yıl Türkiye medyası ve popülist entelektüeller arasında garip bir kıstasa dönüşen müslüman ülke Malezya'da mesela hem fanzinler hem de grup anlamında çok sıkı bir Punk ve Hardcore sahnesi bulunmaktadır. Onun için bunu Müslümanlıkla bağlamanın doğru olabileceğini pek fazla düşünmüyoruz. Bu kitabın yurtdışında nasıl algılanacağını bilemiyoruz, fakat bunun kesinlikle egzotik veya "açık toplumların demokratik göstergesi" olarak algılanılsın istemeyiz. Umuyoruz ki kitabın kendisi zaten buna izin vermeyecektir.

Kitabı en özel kılan özelliklerinden biri de şüphesiz içinden çıkan, arasak da bulamayacağımız kayıtlardan oluşan toplama cd... Bu toplama cd'deki parçaları kasetlerden bir araya getirmek en az röportajlar kadar meşakkatli bir iş olsa gerek. Biraz bu süreçten bahsedebilir misiniz? Aslında çok iyi bildiğiniz, cd'de yer vermek istediğiniz fakat kaydına bir türlü ulaşamadığınız parçalar var mıydı?

Kitabın tamamlayıcı cd'sinde yer alan kayıtlar, kendisine sunulanla ve byte'larla yetinenler için bulunması "imkansız" gibi gözükse de, çoğu yıllardır Punk ve Hardcore sahnesinde dolaşımda olan kayıtlar. Bu nedenle bu süreç düşünülenin aksine bizim açımızdan çok uzun sürmedi. Bunun dışında ilk kez gün yüzüne çıkan ve ilk kez dinlediğimiz Headbangers, Noisy Mob, LSD ve Violent Pop kayıtları bizim açımızdan da heyecan verici oldu.

Yasal veya kişisel nedenlerle cd'de yer veremediğimiz grupların dışında sadece bir konser kaydı olduğunu bildiğimiz CMUK"a ise ne yazık ki ulaşamadık.

Kitabı hazırlarken en zor ulaştığınız bilgi/kaynak/kişi/fotoğraf ya da şarkı hangisiydi? Röportaj yapmak isteyip de, yapamadığınız ya da ulaşamadığınız birileri oldu mu?

Kitabı hazırlarken zaman, mekan, iletişim kopukluğu, karşı tarafın konuşmak istememesi gibi klasik bir sürü zorlukla karşılaştık ama bizim konuya dışarıdan bakan iki "toplum bilimci" olmamamız ya da enteresanlık peşinde koşan gazeteciler gibi davranmamamız insanların bize olan güvenini artırdı diye düşünüyoruz. Bunun dışında konuştuğumuz çoğu kişiyi önceden tanıyor olmamız da, bizim için kolaylaştırıcı bir etken oldu. Röportaj süreci içerisinde yaşadığımız en büyük sorun, zor görüşme imkanı bulabildiğimiz Headbangers grubundan İsmail'le yaptığımız üç saati aşkın röportajın ses kaydının teknolojiye yenik düşerek bozulması oldu.

Yer ve zaman darlığı nedeniyle kitapta yer veremediğimiz kişi ve gruplar oldu ancak önceden planladığımız ve olmazsa olmaz diye düşündüğümüz herkesle konuşma imkanı bulduk.